Çarşamba, Mayıs 17, 2006

- ANNE, BUNU ATALIM!

Yemekte kemikli et olsa da, o hep tabağında kemikleri ayınlanmış et gördüğü için etin kemikleri pek bir değişik geliyor Mayacığa. Ne zaman benim tabağımda -babanın tabağında görmesine olanak yok zaten- görse, sanki bilmiyormuş gibi; Anne, o ne? Anne, onu yeme! gibi laflar ediyor.
Ben de hep, yemiyorum anneciğim, kemik yenir mi hiç, bak burada biriktiriyorum, yarın dışarı çıkarken alırız, köpeklere veririz, diyorum. Bazen de, fırsatımız olmayacaksa, kemikler yenmez onları atıcaz, diyorum. Maya da sakin sakin dinliyor...

Bugün altını açtığımda, bacaklarını kaldırdı, ayaklarını iyice kendine doğru çekince, ayak bileklerinin iki yanındaki kemik çıkıntıları dikkatini çekti;

- Anne, bu neeee? diye sordu. Ben de doğallıkla,
- Kemiik, deyince, Maya da yorum yapmakta hiç gecikmemişti;

- Anne, bunu atalım!

- Olur mu annecim, bu kemikler sana lazım. Sonra yürüyemezsin, koşamazsın...

(Amaan diye geçirmiş olmalı Mayacık aklından. Şu kemikler de ne tuhaf şeyler, bazen atıyoruz, bazen lazım diye tutuyoruz. Hangisi lazım, hangisi değil yani?!??)

:)


Bu sabah kahvaltıdan sonra, kemiklerini tam performans kullandı parkta Mayacık.
Koştu, kaydı, sallandı. Ama en güzeli de anneden gelen sürpriz oldu!
Kendisinin adlandırdığı haliyle, bir 'açan dondurma'!
(Dondurmasını yiyip de altındaki kutuyu açınca oyuncak çıkan dondurma ;-)

Dondurma için olunca ağız işte böööyyyle açılıyor...

hem de koca koca kaşıklarla dondurma yalamadan yutuluyor!

Hiç yorum yok: