Salı, Mayıs 23, 2006

Eskiden Maya'ya "Haydi, parka gidiyoruz" dediğimde hemen kalkar kapının önünde beklerdi beni. Şimdilerde bambaşka bir huy edindi miniğim. Hergün yine aynı şeyi duyuyor benden, "haydi Maya, parka gidiyoruz", elinde ne varsa hemen bırakıyor, telaşla etrafına bir bakınıyor önce, sonra da başlıyor en sevdiği oyuncakları kucağına toplamaya... Ama ne toplamak! Almak istediklerinin hepsini kucağına aldıktan sonra da -genellikle onlardan yüzü görünmez bir halde- bana soruyor: "bunları aliiiim?" Ben de "annecim, onların hepsine arabanda yer yok, sonra sen nerede oturacaksın?" diyerek, birkaçını (!?) evde bırakmaya ikna ediyoruz, Maya'yı.

Geçen gün yine kucağına doldurmuştu: kedisini, küçük bir ayıyı, Lulu'yu ve 'annesini' :)

İşte Lulu, kızımın en sevdiği bebeği... Annesi dediği de, tabi ki Lulu'dan daha yaşlı değil, sadece boyut olarak daha iri bir bebek olduğu için, onu 'Annesi' olarak adlandırmaya layık gördü Mayacık.
En sonunda yalnızca Lulu'yu alıp gitmekte ikna oldu. Bebek arabası, Maya, kucağında Lulu, elimizde içinde kovası-küreği olan torba, suyu-meyvesi olan başka bir çanta, fotoğraf makinası ve cüzdanım olan kendi çantam derken, zaten minicik olan asansörü doldurmuş bir vaziyette iniyoruz...
Maya'cık hala evde bıraktıklarını düşünüyor olmalı ki...

- Lulu'yu aldık anne, diye lafa başladı.
- Evet, annecim, dedim.
- Annesi gelmiycek.
- Gelmiycek. Yarın da onu alırız, diye teselli ettim kendimce... ve ardından gelen yorum beni öldürdü yine gülmekten.

- Annesi, evde temizlik yapacak.
:)))))))))))))))))))))))))))))


Elimden geldiğince hergün Maya'yı parka götürüyorum. Babası yaz boyunca hemen hemen her gün çalıştığı için ancak bir daha akşam üstü çıkabiliyoruz dolaşmaya hep birlikte.
Bazen de evde işim varsa, mesela temizlik yapacaksam, babası da evdeyse o çıkarıyor. O zaman anne evde kalıp iş yapıyor... Lulu'nun da annesi evde kaldığına göre, bari o da temizlik yapsın :)

Hiç yorum yok: